Bugün çoğumuzun hayatını şekillendiren Pazartesi’den Cuma’ya çalışma düzeni, sanıldığı kadar kadim bir uygulama değil. Sanayi Devrimi, işçi hareketleri, büyük grevler ve hükümet müdahaleleri sonucunda ortaya çıkan bu düzen, aslında yüzyılı bile bulmayan bir geçmişe sahip.
⏳ Sanayi Devrimi: Uzun Mesai, Zor Koşullar
19. yüzyılın ortalarında fabrika işçiliği yaygınlaşınca, emekçiler haftada 6-7 gün, günde 10-16 saat arası çalışmak zorunda kaldı. Çocuk işçiler bile bu ağır koşullardan nasibini alıyordu. İşçiler kısa sürede “8 saat iş, 8 saat uyku, 8 saat canımız ne isterse” sloganıyla ayaklandı.
1886’da Chicago’daki Haymarket Meydanı olayları, işçi hareketinin dönüm noktası oldu. Her ne kadar şiddetle bastırılsa da, daha insani iş saatleri için mücadele hız kesmeden devam etti.
⚖️ Savaş, Grevler ve Ford’un Hamlesi
I. Dünya Savaşı sırasında işçi açığı nedeniyle 8 saatlik iş günü giderek yaygınlaştı. 1920’lerde ünlü sanayici Henry Ford, işçilerine hem daha fazla boş zaman hem de satın alma gücü sağlamak amacıyla 5 günlük, 40 saatlik çalışma haftasını şirketinde uygulamaya başladı. Bu karar, kısa sürede diğer sektörlere de sıçradı.
Yasal Düzenleme: 40 Saatlik Çalışma Haftası
1938’de Başkan Franklin D. Roosevelt, Adil Çalışma Standartları Yasası ile haftalık çalışma süresini 44 saatle sınırladı. İki yıl sonra bu süre 40 saate indirildi ve 5 günlük çalışma haftası ABD’de resmen standart haline geldi.
Bugün hala dünyanın birçok yerinde norm olan bu sistem, bazı ülkelerde tartışmaya açılmış durumda. İspanya, Japonya ve Kuzey Amerika’daki bazı şirketler şimdiden 4 günlük çalışma haftası denemelerine başladı bile.